4 Eylül 2012 Salı

Masal



İnançlarınızı ve kabullerinizi bir kenara bıraktığınızda, hayata, yaşamaya ve ölüme dair elinizde güvenebilir olarak kalan tek bilgi geçmiş ve bugüne aittir. Yani en fazla yaşam hakkında yazıp çizmeye, atıp tutmaya değecek bilgiye sahibiz. Geriye kalan ölüm ise doğanın bir parçası olan gerçeklikten başka bir şey değildir. Üstüne atılıp tutulan her şey aslında kötü bir kokuya sıkılmış parfüm gibi, içine çekilmeyi arzulatarak bir ilizyonu canlandırır. 

Bir amaç uğruna ölmek bireysel kararlarla kendi içindeki her davada anlam kazanabilir. Güç kavgaları içerisinde süslenen hikayelerle yok olmayı kutsallaştırmak, uğruna yitip gidecek olunan kavramı daha yüce kılmaktan başka bir şey değildir. Bunun adı ister özgürlük olsun ister savunma. Yaşamın mı, özgürlüğün mü yoksa bütünlüğün mü daha kutsal olduğuna kim karar veriryorsa işte ölümü onlar süslüyor. Ama sadece bir gerçek var o da: Henüz gitmediğiniz ve başkasından bilgi edinme şansınızın olmadığı bir yer hakkında yapacağınız her hangi bir yorum ne kadar anlamsız olursa işte ölüm hakkında söylenenler de öyle yanılsamalardır o yüzden aslında kimse ölümün kutsallığından bahsedemez ve hangi ölümün daha kutsal olduğu ise bir masaldan ibarettir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder