25 Kasım 2012 Pazar

Kalem






Aynı kalemin farklı türevleri..


İnsan sırtında biriktirdiği yüklerle yaşar. Belki farkında olarak sorumluluk adlettikleridir bu davetsiz misafirler, belki de bilinçsizce içine işlenenler ya da istemeden mahkumiyeti haline gelen taşlardır eteğinden dökmek için sabırsızlandığı. Öyle ya da böyle hafiften kamburunu çıkarır insanın manevi yükümlülükler. Yürürken kendi ağırlığı yetmezmiş gibi, kafasından boynuna kadar inenleri omuzlar ve her adımda "ha gayret". Ana rahmine düştüğünde bomboş değil miydi zihni, ne zaman bu kadar değer- değmez öğrendi ki kendini bir yerlere yakıştırdı sonra da üstlendi tanımlarını? Tek ihtiyacı olan parçası olduğu doğayla bütünleşmek, güzele, iyiye dahil olmak değil miydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder