1 Eylül 2012 Cumartesi

bazen aslında basittir




İlk kez küçükken oynadığım masa oyunlarında gördüm, en sevdiğim iki oyun olan Monopoly ve Kızmabirader'de de vardı: Başlangıç Noktası. Oyunlardan tanıdığım ve hep yeni bir başlangıç için umut vaad eden bir kavram olarak  yerleşti kafama. Şimdilerde düşünüyorum da nedir gerçekten başlangıç noktası?

Doğum hatta ana rahmine düşüş, kimine göre ise vücut öncesi tinsel varlıktır başlangıç, tanrının kendisi ya da varoluşun minik parçacıklarıdır noktası olan başlangıcın. Bazen uyanılan yeni bir gün, bazense açılan yeni bir sayfa, ciğerlere doldurulan temiz hava ve söndürülen o son sigara. Alınan derin bir nefes sonrasında akıtılan son damla yaşla açılan parlak gözlerdedir kimi zaman. Sahi neresidir başlangıç noktası?Atılan her adımda yenilenir mi, yoksa dönüp dolaşıp gelinen yer midir kendisi? Greenwich mi? Ekvador mu? Yoksa yaz mı kış mı? Kimindir başlangıç noktası? Dünya'nın mı, Ay'ın mı, Mısır'ın mı? İngiltere'nin mi? İsa'nın mı yoksa bakkal Musa'nın mı? Toprak mıdır? Yoksa aynı zamanda son mudur? Daire midir, döner mi gelir mi yinelenen bir döngüde? Gerçekten bir nokta mıdır? Belki de bir olgu, süreç bir oluş biçimidir. Yokluğun bittiği yerde varlığın hissiyatı mıdır? O kadar keskin midir ayrımı, bıçak sırtı gibi ince bir çizgi algısında vuku bulmuş olamaz mı?

Sanki her şey ve herkes için ayrıdır başlangıç noktası, her algıda ve hissiyatta ayrı ayrı var eder kendini, devam eder ve tekrarlar varlığını kiminde noktasal kiminde çizgisel ama en çok da kavramsal. Belki de en çok varlığına inandığımız için kendine yer bulmuş bir uydurma, mittir. Ama öyle yer etmiştir ki herşeyi geride bırakmayı isteyip yenilere yelken açmak isteyenlerin aradığı yegane araç haline geldiğinden sanki çok karmaşık bir şeymiş hissiyatı uyandırır.. Oysa başlangıç noktası kişinin kendi benliğinin, algısının, hazır olup olmadığıdır. Devam etme arzusunun tavan yaptığı anı değerlendirmesini baz alır.

Dört işlem gibi kolaymış, neden kafamı karıştırmış anlayamadım. Bazen küçük ve basit şeyleri büyük laflarla anlatmaya mı çalışıyorum da kendi kendime karmaşıklaştırıyorum kavramları bilemedim. Ama öyledir, öyle.. Neymiş: "başlangıç noktası diye bir şey yokmuş" neymiş: "her şey kafada, her şey kafamızda" (a.k.a. kozizi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder