26 Temmuz 2012 Perşembe

Erimeye yüz tutmuş beyinler


Dali'ye nerden ilham gelip de eriyen saat yapmış bilemiyorum ama bugün yaşasaydı erimenin ne demek olduğunu farklı bir gerçeklikle deneyimlenmiş olurdu. Küresel ısnıp, küresel eriyoruz. Kışın donmaktan kurtulmaya çalışırken yazın buharlaşmamak için erimeye devam ediyoruz. İşin türkçesi ve kısası hava çok sıcak ve beyin nöronlarımın düzgün çalıştığından şüpheliyim. Acaba sıcaklığın nöronlar arası impulse iletim hızına bir etkisi var mıdır? Her neyse, zaten nşa (bu kısaltmaya da bayılıyorum, kullanınca havalı oluyor gibi bir hissiyatı var.) algısal ve düşüncesel çıktılarım çok sağlıklıymış gibi shavanın süper sıcak olmasına bahane veremeyeceğim. Ahh insanın kendini bilmesi ne kadar da hoş. Hoş hoş olmasına da keşke müdahele edip bir fayda elde etsem bu durumdan. Kafam hiç basmıyor kar- zarar, arz-talep ve cost- effect hesaplarına. Yaşasın tarzanca bir dille yazıyor olmam da ayrı bir takdire şayan ifade yöntemi.

Durum odur ki, hava fazlasıyla sıcak, oturduğum yerde küçük bir çocuğun altına çişini kaçırması suretiyle koltukta bıraktığı delil gibi ıslaklıklar bırakıyorum, orkid ultra kuru kullansam ya da molfix falan işe yarar mıydı? İşte can sıkıntısı, düşünme eylemi ertelemesi, ve sıcak birleşince bu tür saçmalamacalı hiçbir yere gitmeyen yazılar çıkabiliyor. Siz siz olun sıcaklarda haddinizden fazla sıkılmayın olur mu? Olur olur.. Neler oluyor bu mu olmayacak? Mesela bu sıcakta ben saçmalarken THY çalışanlarının yürekli bir kısmı grevlerine devam ediyor, mesela bugün birçok kadın doğum uzmanı birçok çocuğun dünyaya gelmesini sağladı.Hımm mesela magazinsel bir dolu olay yine Türkiye gündemine sürmanşetten girdi.. Oluyor yani bir şeyler de bu sıcaklarda benim beyin olmuyor diğer birçok politikacının sıcak soğuk ayrımı olmadan beyinin akışkan kremalı tutku püskevitlerine dönüşmesi gibi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder