14 Haziran 2012 Perşembe

Son Sıkıntı Bükücü



Tam da yapmam gereken ve yapmak istediğim yığınla şey varken hiçbirini yapabilecek gücümün olmadığını hissediyorum. Tam her şeyi yoluna koydum derken bir melankoli edası. Korkutuyor, gereksiz endişeler ve fazlasıyla melodramatik ruh halleri. Yoruyor, yapmak için tutuştuğum birçok isteğimin beni hep daha çok dibe çekmesine karşı direnme zorunluluğum. Çünkü kaçarsa elimden kaybedeceğim amacımı ve işte o daha çok yaralayacak şimdi olduğundan. Kaçıyorum, erteliyorum ve daha çok çelişiyorum kendimle, planlarımla. Sürekli bir kaos hali beynimde. Ne yapıyorum, ne yapmak istiyorum ve nereye sürükleniyorum? Sürüklüyorum kendimi. Cevabını bildiğim sorularım var ve bu hoşuma gitmiyor çünkü eyleme geçmek o kadar zor geliyor ki. Kolumu kaldıramıyorum, kafamda tonla detay ve içim sıkıntı yuvası: Bir kuş olsa da uçsa hafiflesem o kanat çırptıkça. Kanatlarındaki tüylerin arasından süzülen hava gibi bükülse önce sonra yavaşça durulsa tüm o yoğunlukta.

1 yorum:

  1. Sabah aynaya baktım, aynada şapşal bir gülümseme vardı. Sebepsiz bir gülümse insan sabahları neden gülümserki? Sonra biraz düşündüm, sonuçta kimse fizyolojik bir zarar görmemiş şimdiye kadar düşünmekten. Herşey sahiptim, sonra aslında hiçbirşeye sahip olmadığımı düşündüm. Ardından alarm çaldı, gayri ihtiyari ertele tuşuna bastım. Karnım guruldadı, dolaptaki muffinler aklıma geldi. Süt de vardı buz gibi.Gülümsemem iyice yayıldı yüzüme.Önemli olan mutlulukmuş dedi fısıltıyla aynadaki çocuk. Elim bilgisayar uzandı, biraz müzik için. Çalan Mika'ydı.

    YanıtlaSil